SEVGİLİ DOSTLAR
Yaptığımız müspet bir davranıştan dolayı takdir edilmek hepimizi mutlu eder. Kim ne derse desin bu insanın doğasında var olan bir hususiyettir.
Bugün ulus olarak çağın gerisinde kalışımızın; madde ve manada olmamız gereken yerde olamayışımızın önemli sebeplerinden birisi de bilgisizlik, ilgisizlik ve sevgisizliktir.
Maalesef insanımız çok az okuyor. Okumadığı için de
doğru dürüst düşünemiyor üretemiyor. Kitaplarımız kütüphanelerimizde tozlanıyor, kitap koleksiyonları sadece rafları doldurmak için yapılıyor.
Bilmeden konuşuyor ve düşünmeden yaşıyor.
Bir insanın karşısındakine bir şeyler verebilmesi, maddi ve manevi kavramları paylaşması, ilimli, irfanlı olması ile mümkündür. Varlıktan verilir, yokluktan ne verilebilir ki?
İnsan kafa gözüyle bakarken; gönül gözüyle görmeli... Duyan, gören, işiten, anlayan, acıyan, düşünen biri olmalı.
Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, İnsana yakışır bir şekilde konuşmak ve tartışmak için mutlaka bilgiye ve sevgiye ihtiyaç vardır.
Çünkü sözün tılsımı kelimelerde değil, kelimelere yüklenen samimiyette gizlidir.
Unutmayalım ki Felsefesini insan sevgisi, hoşgörü, paylaşım ve toplumsal eşitlik ilkeleri üzerine oluşturan, farklı dillerden, farklı kökenlerden ve kültürlerden gelen insanları bir bilen; Ceylanla aslanı dost olarak kucaklayan, Yolumuz, ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmalıdır.
Bu anlayış ancak dünyayı yaşanılır kılabilir!...
Saygılarımla...