Fuat ÜSTÜNDAĞ (şimdiye kadar 118 posta) | | FAKİRE YÜKLER
Bu ülkede fukaranın ekmeği
Rakı sofrasında yenir emeği.
Kimi alyans takar kimi künyeyi
Bunun faturasınıda fakire yükler.
Ne yapsa yeridir devletin başı,
Dahada yüksekte hayali düşü.
Arıya dört mevsim ayırmaz kışı,
Bunun faturasınıda fakire yükler.
Faydası olmayan süslü kokana,
Gününü gösterir yanlış yapana.
Yakar yıkar vurur karşı durana,
Bunun faturasını da fakire yükler.
Sükse olsun diye taşır yelpaze,
Havalı havalı girer denize.
Yanında jigolosu önünde meze,
Bunun faturasını da fakire yükler.
Çalıp çırpanlarsa bir başka yaşar,
Mısır tarlasında çok iyi koşar .
Pastörize yumurta yedikçe şişer
Estetik faturasını da fakire yükler.
Taşıma su ile değirmen dönmez,
Çevirir dolabı halk bunu bilmez.
Halkı uyur sanan uyanık keriz
Bunun faturasınıda fakire yükler.
Kutlu kumaşlarla sarılır beden
Karnı tok gözü aç sözü edilen
Yedikçe şımarır acaba neden,
Bunun faturasınıda fakire yükler.
Üstündağ nedense bu hale ağlar,
Perdeler bozulmuş çalmıyor sazlar.
Helva yapacaktık ne un ne yağ var
Bunun faturasınıda fakire yükler.
FELEK
Bak şu feleğin işine
Ne düştün benim peşime
Su kattı pişmiş aşıma
Çek git felek değme bana
Kızarsam sana çatarım
Kolundan tutup atarım
Uğruna ceza yatarım
Çek git felek değme bana
FENA EZİYOR
Bu iktidar fukarayı fena eziyor.
Meydanlarda ne ümitle yüründü,
Takkeleri düştü, keller göründü.
Bu iktidar fukarayı fena eziyor .
Mide boşaldıkça sıkıyor kemer,
Zamları bizlere ok gibi değer.
Seçimde bizleri kandırmış meğer,
Bu iktidar fukarayı fena eziyor.
Kendine yontuyor gerisi harap,
Ne olur bizlere sabır ver yarap.
Vatandaş görmeye başladı serap,
Bu iktidar fukarayı fena eziyor.
Sadakacı dilenci oldu bu toplum,
Para da onlarda denizlerde kum.
Peşinden çalmalı, davulu dum dum.
Bu iktidar fukarayı fena eziyor.
Kit'leri tamamen satan bu beyler,
Koltuk sallanırsa acep kim eyler.
Perişan oldular şehirler köyler,
Bu iktidar fukarayı fena eziyor.
Kamuda tayinler kadrolar şişti,
Eğitim öğretim sopaya geçti.
Köylü de suyunu parayla içti,
Bu iktidar fukarayı fena eziyor.
Çıkarı peşinde bizim rantçılar,
Çarpılacak yeni kapılar arar.
Bunların işi o, alınmış karar,
Bu iktidar fukarayı fena eziyor.
Üstündağ'da bu işe illallah diyen,
İflah olur mu fakirin hakkını yiyen.
İşte size gerçekler, görene beyan,
Bu iktidar fukarayı fena eziyor.
FENA KIZIYOR
Açılmış engine, öyle dümensiz,
Dalmış derinlere, yılan bekliyor.
Usanmış hayattan,çekinir elden,
Kader ona karşı, cilve yapıyor.
Yok onun evinde, yiyecek lokma,
Yapma kader ona, bu kadar yapma.
Atmış kendisini coşkun pınara,
Akdenize doğru, akıp gidiyor.
Fukaralık onun, belini bükmüş,
Hayat çeşit çeşit, hallere sokmuş.
Dağılmış yuvası, hepsi terk etmiş,
Çıkmak istedikçe, daha batıyor.
Bulmamış bir kapı,uzanmamış el.
Açlıktan eğilmiş,kalmamış mecal.
Daha otuzbeş te, olmuş ihtiyar,
Şimdi gece gündüz, umut arıyor.
Üstündağ kabahat, biz hepimizde,
Ahlak çöküntüde,para krizde.
Dikilmiş gözleri, çeplerimizde,
Ses çıkaranlara, fena kızıyor.
FİDANIM
Geceler uzadı, uykum kalmadı.
Sorumsuz fidanın, zalim elinden.
Yıllarım zay oldu, ne gelir elden.
Sorumsuz bir fidanın,zalim elinden.
Hergün yavaş yavaş, rengim soluyor.
Yapılan yanlışlar, kalbim yoruyor.
Düşünmeler neden, çare olmuyor.
Perişanım bir fidanın,zalim elinden.
Nede olsa fidan, koyuyor cana.
Her yanımda sızı, batıyor bana.
Kendi bildiğinde,dönmez bu yana.
Ne yapayım bu fidanın,zalim elinden.
Gözleri gerçeği,hiç mi görmüyor.
Yıllar geçse yine, hiç uslanmıyor .
Verdiği sözlerde, hiç te durmuyor.
Nasıl etsem bu fidanın,zalim elinden.
Üstündağ'ım fidan, uyandığında.
Bana yer verirmi, kendi dalında.
Çiçek açsın hele,onu göreyim .
İste o gün ona, canım vereyim.
FİDANLARIM
Yıl 1970 Mevsim sonbahar,
İlk fidanları dikmeye
Bu mevsimde başlıyorum.
Kök salıp büyüsünler diye.
Öyle bir fidan ki bunlar
Kökleri derinliklerde,
Uçları göklerde bulutlarla.
Filizlenirler her sonbahar da.
Büyüdü ilk fidanlarım.
Gölge saldılar yurduma,
Güneş yakmasın diye.
Bazıları odun oldu
Kömür oldu bazıları,
Yakıldılar bitesiye
FUKARA
Şehirde yaşamın ilk şartı para,
Eller nasırlaşmış, ayaklar yara.
Cepleri delinmiş kalmamış para,
Ne kadar da züğürt kaldı fukara.
Herkes bir ümitle gitti gurbete,
Kimseye kusuru olmaz hürmette.
Hayli zaman oldu hasrettir ete,
Soğan ekmek ile doyar fukara.
Oysa ki köyünde hayvan bakardı,
Koyunu keçisi,ineği vardı.
Ekerdi buğdayı ekmek yapardı,
Ekmeği parayla aldı fukara.
Tırpanla tarlada ekin biçerdi,
Damların üstüne bulgur sererdi.
İşte o günler güzel günlerdi,
Şimdi o günleri arar fukara.
Yadımına koşar oğluyla kızı,
Çocuğu rahatsız içinde sızı.
Ağustos böceği çalınca sazı,
Yavaşça yatağı serer fukara.
Mutluluktan yana sanki uçan kuş,
Çalıştı yılmadı ne yaz nede kış.
İklimler değişti düşmedi yağış,
Umudu seneye kaldı fukara.
Koyunlar bir yanda kuzular meler,
Gelini oturmuş çocuğu beler.
Ana ekmek için ununu eler,
Ekmeği tandırdan yerdi fukara.
Çocukların çoğu gitmez oyuna,
Ya kuzuya gider yada koyuna.
Ekmek dağarcıkta kendi doyuna,
Ne karlar yağmurlar gördü fukara.
Güneş yakar terler, of bile demez,
Doğrudan ayrılmaz yalan söylemez.
Yardım ister ama, gene dilenmez,
Helali yemeyi sever fukara.
Gariban köylüye çalış dediler,
Hile hurda ile çevrelediler.
Alıp parasını çekip gittiler,
Genede vergiyi verdi fukara.
Deniz mevsiminde bolca yüzerler,
Akşamları disko, barı dezerler.
İnce çalgılarla düğün ederler,
Davulun sesine hasret fukara.
Sizce avrupanın sinsi derdi ne,
Güvenmeyin sözden, dönek merdine.
Herkes çare bulsun kendi derdine,
Çare nerede ki bulsun fukara.
Konuşmak istersen hemen derler sus,
Devleti yönetmek onlara mahsus.
Siyasete girmek paralı husus,
İzin verin mebus, olsun fukara.
Olmayacak işi yaparım dedi,
Normal birşey gibi, çamlar devirdi.
Milletin başına ne haller geldi,
Ustayla çırağı gördü fukara.
Üstündağ istiyor sözüne sadık,
Köşe bucak az mı lider aradık.
Makama çıkmaya yol bulamadık,
Ne zaman bulacak yolu fukara.
|