NE YAPSIN
 
Neden köylümüzün kaderi kara?
Elleri çatlamış dudağı yara.
Niyetlenip bir gün gitse doktora,
Dertler sıralanır sonra ne yapsın.
 
Eşi yemek yapar ineği sağar,
İtine yal verir çocuğa bakar.
Hele kış gelirde birde yağar kar,
Yollar ona geçit vermez ne yapsın?
 
Okumadı oğlu, bu ne adalet,
Tarlada çalıştı çok gördü zahmet.
Mevsimler değişti yağmadı rahmet,
Mahsülü kurudu şimdi ne yapsın?
 
Tarla mahsülünü iyi verince,
Toplanır komşular bulgur dövünce.
Samanı galağı bolca yığınca,
Şükür etmesinde başka ne yapsın?
 
Evinin önünde hayvanı meler,
Anası çocuğu kundağa beler.
Acıkmış ufaklık feveran eder,
Parmağı emmeyip başka ne yapsın?
 
Ufaklıklar fazla dalmaz oyuna,
Hemen iş istenir, bakma boyuna.
Kimi mala gider kimi koyuna,
Bunları yapmayıp başka ne yapsın?
 
Nedense köylüyü garip gördüler,
Kandırdılar olan malı yediler.
Bir tek kuruş vergi ödemediler,
İsyan etmesinde başka ne yapsın?
 
Konuşunca ona diyorlar ki sus,
Siyaseti yapmak bizlere mahsus.
Köylüyü sömürmek önemli husus,
İsyan etmesin de başka ne yapsın?
 
Boylarından büyük işlere girmez,
Siyaseti bilmez çam da devirmez.
Dolap çevirmekten hiçte anlamaz,
Bakıp üzülmesin başka ne yapsın?
 
Çokça kandı yalan yanlış edene,
Güveni yok artık doğru diyene.
İlaçta yok çare olsun derdine,
Oturup ta ağlamasın ne yapsın?
 
Deniyor ki söze sadık kalmamış,
Orada  burada  sahip aramış.
Başkente gitmeye yol bulamamış,
Orda vekilleri varmış ne yapsın?
 
Vatan, Bayrak için, kalbi hop atar,
Ezan sesi bedenine can katar.
Her karış toprakta bir şehit yatar,
Gurur duymasın da başka ne yapsın?
 
Mecbur kaldı artık gider gurbete,
Sitemi de vardır elbet devlete.
Suşiyi ne bilsin özlemi ete,
Soğan ekmek yoksa şimdi ne yapsın?
 
Her türlü zorluğa dayandı  beden,
Koca ömrü bitti rahat görmeden.
İtiraz etmedi acaba neden?
Üstündağ sormasın başka ne yapsın?

NE ARASIN
Geçengün yaylayı birine sordum,
Dedi hep yıkılmış, virane gördüm.
Peki çeşmesinden su akarmıydı,
Kurumuş çeşmede su ne arasın.

Çimenler kalmamış hertaraf taşlık,
Bu baştan o başa heryanı pislik.
Suları çekilmiş heryanı boşluk,
Kuru derelerde su ne arasın.

Buldunmu bir kaya üstüne otur.
Yayla da süt yoğurt ne güzel olur.
Onları da artık traktör taşır,
Öküzde furgunda, suç ne arasın.

Kayboldu değerler o güzel yıllar,
Gongilih alesler, dumanlı dağlar.
Güzelim peynirler, hormonsuz yağlar.
Onlardan yiyende, dert ne arasın.

Yayla ne güzeldi biz kaldık ayrı,
Herkes bir birini görmüyor gayrı.
Bir yudum suyumuz gitmezdi ayrı,
Dağıldık dört yana, dost ne arasın.

Büyükler dostluğa temeli atmış,
Ayrı gayrı bilmez bacı kardeşmiş.
Misafir perverlik,erimiş bitmiş,
Sofraya koyacak,aş ne arasın.

Nenem dinge takar, yaşmak alırdı.
Koyunu kuzuyu iyi tanırdı.
Beyaz leçeğini güzel bağlardı,
Bağlanan leçekte suç ne arasın.

Çocukluk devrinde geçen zamanın,
Sılam da yaşayan onca insanın.
Bizlere o kadar fayda verenin,
Halini soranda suş ne arasın.

Ben çok öncelerden gurbete çıktım,
Ruhen sıladayım, bedenen yokum.
Üstündağ diyelim, sılaya vardım,
Sılaya yabancı, gelsin ne arasın.

NEFES GİBİDİR
Dostluk lafla olmaz, gönül işidir,
Gerçek dost insana, kardeş gibidir.
Dost dediğin dosta canını verir,
Gerçek dost insana hayat gbidir.

İyide kötüde seninle olur,
Sızlayan yaranın merhemi odur.
Dostun yüreğinde kötülük yoktur,
Gerçek dost insana ilaç gibidir.

Gurbette çekersin sıla hasreti,
Ne güzeldir dostun tatlı sohbeti.
Ömür boyu gider onun lezzeti,
Gerçek dost insana şeker gibidir.

Yürektendir gerçek dostun ilgisi,
Bir başkadır onun yürek sevgisi.
Üstündağ hoş olur gelince sesi,
Gerçek dost insana nefes gibidir.

NE ÇARE
Yuvası bozulmuş garip kuş gibi,
Daldan dala konup gezsem ne çare.
Ağustos ayında kara yel gibi,
Dolaşırım çölden çöle ne çare.

Hayatım geçiyor bitmedi çile,
Bırakın gideyim doğduğum yere.
Garip bülbül gibi hasretim güle,
Dolaşırım çiçek çiçek ne çare.

Acaba ne ister bu kader benden,
Kurtulmadı başım çileden dertten.
Düşmüşüm kurtulmam zalim elinden,
Geziyorum diyar diyar ne çare.

NE DEMEMİ İSTERDİN
Sana ne dememi isterdin?
Arkadaş desem olmuyor,
Dost desem yakışmıyor.
Sana, ne dememi isterdin?

Bir sürec yaşadık, dost diyerek.
Acı, tatlı günleri pay ederek.
Neden sustu, konuşmaz dilin.
Sana, ne dememi isterdin?

Biliyorum neden açtık arayı,
Kanatmak istemem eski yarayı.
İçimize gömdük, akı karayı,
Sana, ne dememi isterdin?